Zaman

Zamanın Belirsizlikleri

Immanuel Wallerstein, zamanın,  kol saatimize bakarak her an ölçebildiğimiz için kesin göründüğünden başlayarak yaptığı bir değerlendirmenin sonunda, hepimizin şimdide yaşadığımızı, ama şimdiki zamanın ortaya çıktığı nanosaniye içinde ele geçirilemez biçimde yitip gittiğini ifade ederek, ondan (zamandan) daha belirsiz bir şey olmadığını ifade eder (2013: 7). Marc Bloch’da kendi sorar, kendi yanıtlar: “Gerçekten şimdiki zaman nedir? […]

, , , , , , , , , , , , , , , ,

Değerin Mekânı ve Zamanı

David Harvey kendine ait olan zaman-mekân sıkışması kavramındaki “sıkışma” ile kapitalizmin hayatımıza kazandırdığı hız artışını ve mekânsal engellerin dünya sanki üzerimize çökecekmişçesine aşılmasını ifade eder (Harvey, 1997: 270). 1846-47 yıllarında İngiltere’de başlayarak o dönemdeki kapitalist dünyanın tümünü eşzamanlı olarak saran ekonomik kriz (kapitalist aşırı birikim krizi) ve 1848’de tüm Avrupa’da patlak veren devrimler olayların mekânsal […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Borgesvari Kaotik Fısıltılar

Borges 1980 yılında MIT’de yaptığı bir söyleşide, dinleyicilerden fizikçi Kennet Breacher, üstada, karmaşıklıkla ilgili uzun bir açıklama yaparak dünya görüşünü sorar. Breacher’in uzun açıklaması, fizikçilerin karmaşık olaylar dünyasını birkaç ilkeye indirgemek, Borges’inki ise tam tersine, evrenin muazzam karmaşıklığını kanıtlamaya çalışarak fizikçilerin karmaşıklığı çözme çabalarını boşa çıkarmak olduğu şeklindedir. Borges dünya görüşünü şöyle açıklar: “Bence dünya […]

, , , , , , , , , , , ,

Zamanın Borgesvari Halleri

“Zaman kadar, dünün, bugünün, geleceğin,  tüm zamanların ve hiçbir zamanın bu sonsuz dokusu kadar gizemli başka bir şey olmadığını kaç kez söylemişimdir kendi kendime” (There Are More Things, Kum Kitabı. 48). * * * “Yüzyıllar geçiyor ve yalnızca şimdiki zamanda oluyor her şey; havada, yerin ve denizin üzerinde sayısız insan var, ama gerçekte, olup biten […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Proust’un Geçmişe Yerleşme Felsefesi

David Harvey  Postmodernliğin Durumu ’nda, “Mekân ve zaman insan varoluşunun temel kategorilerindendir. Ama bu kategorilerin anlamını pek az tartışırız; bunları oldukları gibi kabul etme eğilimi gösteririz, içeriklerini sağduyuyla ya da aşikârmışçasına ele alırız”[1] derken, çok büyük bir ihtimalle sıradan insanlardan söz etmektedir. Sıradışı Marcel Proust bu kategorinin dışında kalır ve büyük bir özveriyle inşa ettiği […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Geçmişe Yerleşmek

Bir zaman filozofu ve süreç analisti olan Henri Bergson, Madde Bellek’te belki de tüm kuramını özetlediği ve Gilles Deleuze’ün hayranlık verici olarak nitelediği şu satırları yazar: “Bir anıyla mı buluşuyoruz, öncelikle genel olarak geçmişe, sonra da geçmişin belli bir bölgesine yerleştiğimiz sui generis (kendine özgü) bir edimin (fiilin) bilincindeyizdir: Bir fotoğraf makinesinin ayarlanmasına benzeyen, elle […]

, , , , , , , , , ,

Büyülü Dağ’ın Büyülü Clavdia’sı (2)

Hasta kuzenini üç haftalığına ziyaret emek üzere Davos’a gelen Hans Castorp’un artık gitme zamanı yaklaşmıştır. Yemekte gördüğü Clavdia’nın gözleri “Evet zamanı geldi. Gidecek misin Hans ?” der gibidir. Ancak dördüncü bölümün son epizodunda Dr. Behrens’in muayenesi sonunda hasta olduğu anlaşılan Hans’ın Berghof’un müdavimi olma zamanı başlar. Üç haftalık bir dinlenme küründen sonra yemek salonunda karşılaştığı […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Büyülü Dağ’ın Büyülü Clavdia’sı (1)

Thomas Mann’ın Büyülü Dağ ’ını ilk okuduğumda hayli etkilenmiş, daha sonra hakkında bir inceleme yazarım düşüncesiyle çeşitli notlar alarak alıntılar yapmıştım.  Bu yazı bir iki yeni eklemeyle birlikte, 2012 yılının Kasım ayında romanın birinci cildinden aldığım notların ve yaptığım alıntıların ilk kısmını oluşturuyor. Aralık ayının ikinci yarısında aynı cilt hakkında yaptığım yorumların ikinci kısmını yayımlayacağım. […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Bir Yaz Sonu Rüyası

William Faulkner, 1956 yılında, New York’ta verdiği bir röportajda, gazeteci, senaryosunu yazmak istediği bir film olup olmadığını sorunca şu cevabı vermişti: “George Orwell’in 1984’ünü yapmak isterdim. Filmin sonuyla ilgili bir fikrim var, her zaman iddia ettiğim bir tezi kanıtlamak için: İnsan yok edilemez çünkü özgürlüğe tutkundur.”[1] Ben de Faulkner’e katılıyor ve 1984’e bir ekleme yaparak […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

O Ülke

O ülkede zaman yoktu, hep şimdi vardı, çünkü yıllar geçiyor, ama her şey şimdide oluyordu. Ama bu, şimdinin cehennemi tekrarından ziyade, çocukluğumuzun sonsuz şimdisini yaşadığımız günlerine ebedi bir dönüştü. Söz konusu olan, iyi, doğru, tükenmez, aktif, anlamlı, üreten, yaratıcı, aşk ve devrim gibi zevk dolu beklenmedik bir denk gelme anı olarak, zamanda bir yırtılma ya […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Previous Posts Next posts