18 11 2015
Sayılı Günler!
- Hoş geldin kızanım. Ne güzel bir sürpriz oldu bizim için. Ne iyi yaptın da geldin. Çok özlemiştim seni. Ne zaman gideceksin?
- Pazara babaanne.
- Bu gün Cuma ertesi, yarın Pazar. Pazar ertesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma ertesi, Pazar. Bir, iki, üç,… sekiz gün. İyi, ama sayılı gün be evladım, çabuk geçer.
- Ne yaparsın babaanne, iş güç var, dönmem lazım. Haklısın, sayılı gün çabuk geçer. Sayılı gün olmasaydı, sonsuza kadar kalırdım. Ne geldiyse başımıza bu sayılardan geldi zaten.
- Sayılardan mı geldi? Ne geldi oğlum?
- Evet, babaanne. Sayı icat oldu, mertlik bozuldu. Ne demiş John Zerzan?
- Ne demiş evladım?
- Demiş ki, sayı ile zaman arasında ezeli bir ilişki vardır. Zaman sayı ile ölçülmeye başlayınca otoriter bir güç haline gelmiş. İşte o zaman da sayılı günler çabuk geçmeye başlamış.
- Ne dersin be oğlum?
- Sayı icat olmuş, büyük, zengin, güçlü gibi kelimeler türemiş. Sonra da daha büyükler havalara girmiş, daha zenginler böbürlenmeye başlamış, daha güçlüler ise ezmeye çalışmışlar.
- Keşke sonsuza kadar yanımızda kalsaydın kızanım.
- Keşke babaanne.
- Ah, benim gözlüklü oğlum gelmiş. Hoş geldin yavrum.
- Hoş bulduk anne.
- Kaç gün kalacaksın?
- Sanırım on gün kalacağım anne.
- On gün! İyi, bu defa daha çok kalıyorsun.
- Belki on beş gün de kalabilirim, duruma bağlı.
- Kal kal oğlum, daha da kal. Babaannen, sayılı gün çabuk geçer derdi. Yüz gün de kalsan, bir gün ayrılık vakti gelir, çatar.
- Çatma gözlerini anne.
- Ne yapayım be oğlum, bu gurbetlik hiç bitmeyecek mi? Bak, insan yaşlandıkça zaman daha da çabuk geçiyor sanki. Yoksa bana mı öyle geliyor?
- Evet, daha çabuk geçiyor anne. Bana de öyle geliyor. Ne demiş Douwe Draaısma?
- Ne demiş oğlum?
- Demiş ki: “Hayatının başlarında insan nehir kenarı boyunca hoplaya zıplaya, nehirden daha hızlı koşar. Gün ortasına doğru hızı düşer, adımları nehirle aynı hızdadır. Akşama doğru yorulur, nehir ondan daha hızlı aktığı için arkada kalır. Nihayet durur ve o zamana kadar hızı hiç değişmeden kendi halinde akmakta olan nehrin kenarına ilişiverir.”[1]
- Demek ki, zaman ve ölüm böyle bir şey oğlum. Keşke küçükken gittiğimiz nehrin kenarında hoplaya zıplaya koştuğun günler hiç geçmeseydi. Ben de sana sevdiğin yemekleri yapsaydım. Sonsuza dek.
- Keşke anne.
Notlar
[1] Draaısma, Douwe. Yaşlandıkça Hayat Neden Çabuk Geçer? Çeviren: Gürol Koca, Metis Yayınları, 2008, s. 243.
“Ebedi Dönüş”! Gümrük Hikayeleri