Sinema

Bir Başkadır / Ethos

P.C. Snow, birbirini kıyasıya eleştiren ve bir türlü anlaşamayan doğa bilimciler ile beşeri bilimcileri bir noktada birleştirmeye çalıştığı İki Kültür’de şöyle yazar: “İki konunun, iki disiplinin, iki kültürün – hatta en uçta, iki galaksinin – çarpışması yaratıcı şanslar doğurmalıdır. Zihinsel etkinliklerin tarihinde bazı büyük atılımlar bu şanslar sayesinde yapılabilmiştir” (2010: 106-107). Berkun Oya’nın Bir Başkadır’ı, […]

, , , , , , , , , , , , , ,

Yazlık Sinemalar

Zamanın yavaş aktığı şahane yıllardı: Altmışlar ve yetmişlerin ilk yılları… Bitimsiz bir sıcak yaz gününün hüküm sürdüğü Akhisar’da ortalık kavrulurdu. Bu, her yıl böyleydi. Sonra, akşamüzerine doğru, itfaiyenin arazözü ana caddeleri yıkamaya çıkar, suyla buluşan asfaltın yüzü güler, kendine gelirdi. Güneş kendini saklamakla saklamamak arasında mütereddit bir tavır takındığında evlerin ya da işyerlerinin önüne şilteler, […]

, , , , ,

Ahlat Ağacı

Lise arkadaşları Hatice ile Sinan’ın çeşme başındaki karşılaşmaları çakmak üzere olan kızgın ve kıpkırmızı bir kıvılcımın işareti gibiydi. Sonbaharın her türlü rengiyle bezenmiş doğanın güzelliği ve insanın içini serinleten rüzgârın oraya buraya sürüklediği çınar yapraklarının havada bin bir takla attıktan sonra süzülerek toprağa dokunması bir ressamın fırçasından çıkmış izlenimini vermekteydi. Her ne kadar ortaya çıkan […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Tarık Akan’ın “Yol”u

Yıl 1987, mevsim sonbahar. TİP Genel Başkanı Behice Boran’ın cenazesinde Mehmet Günsür’le beraber yürüyoruz. Şişli Camii civarında kortej, katılımcıların polis tarafından fotoğraflanarak daha iyi tanınabilmesi için iyice daraltıldığından neredeyse iki kişi halinde yürümeye başlamıştık. Sonra kortej birden bire rahatladı, genişledik ve Parti’den ağabeyimiz olan Erol Özkök’le yan yana düştük. Yanında Tarık Akan vardı. Dördümüz kol […]

, , , , , , , , , , , , , ,

Dreamcatcher: ABD’nin Görünmeyen Yüzü

Film başladığında harika bir müzik eşliğinde, bir ışık selidir gidiyor, Chicago’nun gökdelenleri ışıl ışıl yanıyordu. Böyle bir sahneden sonra kameranın sizi bir gece kulübüne sokacağını zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Tam tersine kendinizi Chicago’nun arka sokaklarında, hayat kadınlarının kendilerini sattıkları mekânlarda buluyorsunuz. Filmde bir zamanlar kendisi de hayat kadını[1] olan harika kadın Brenda Myers – Powell kurduğu ve […]

, , , , , ,

“İftarlık Gazoz”

Yukarılardan bakınca görünen, çok güzel bir yaz gecesi yanıp sönen binlerce ateş böceğinin etrafa saçtığı ışık cümbüşüydü. Fonda etkileyici bir müzik vardı. Kamera yaklaşınca, gece yarısı, yüzlerce tütüncünün gaz lambalarıyla aydınlatmaya çalıştığı tarlada tütün kırdıkları görülüyordu. Ayrıntıya inen kameranın izleyicilere yansıttığı ise tütüncülerin savur yapıp tutacakları oruç için “Niyet ettim Allah (c.c.) rızası için bugünkü […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Leviathan

Otomobil tamircisi Nikolai, kısaca Kolya, ( Aleksey Serebiakov) Kuzey Buz Denizi’nin Norveç ile Rusya arasındaki bir bölümünü oluşturan Barents Denizi’nin kente uzak kıyılarından birinde, olağanüstü güzel bir manzaraya sahip evinde karısı Lilya ( Elena Lyadova ) ve oğlu Roma (Sergey Pokhodaev) ile iyi kötü bir yaşam sürdürmektedir. Doğa güzel olduğu kadar vahşi, yaşam ise zordur. […]

, , , , , , , , , , , , , ,

“Son Umut”

“Avustralyalı bir çiftçi olan Connor, üç oğlunu da Çanakkale Savaşı’na göndermiştir. Çanakkale Savaşı’nın ardından Türkiye’ye gelen Connor’ın tek hedefi uzun süredir haber alamadığı oğullarının izini bulabilmektir. Connor’ın İstanbul’da başlayıp Çanakkale’ye ve oradan da ülkenin çeşitli yerlerine uzanan bu arayış yolculuğunda en büyük destekçileri Türk subayları Hasan ve Cemal olacaktır.” [1] Son Umut filminin tanıtım yazısında […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Sonsuz Şimdi: “Kış Uykusu”

1995 yılında talihsiz bir biçimde kaybettiğimiz sevgili Onat Kutlar, arkadaşım Haldun İleri’yle birlikte çok film izlediğimiz için, “ Çocuklar bu kadar sinemaya gidiyorsunuz, üstelik gözlemleriniz de hiç fena değil, sinema üzerine birkaç kitap okusanız sinema eleştirmeni olursunuz” dediğinin üzerinden yıllar geçti. Gerçekten de günde iki, hatta üç film izlediğimiz oluyordu. Üstelik film izlerken kendi aramızda […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Benim Dünyam / Su Hayattır

Kör, sağır ve dilsiz olduğu için karanlıklar denizinde debelenip duran küçük Ela’nın, yirmi günlük eğitim sonunda kaşıkla yemeği öğrenmiş olduğu halde, pilavı elle yediği için, onun içindeki aydınlığı keşfetmesine yardımcı olamaya çalışan hocası Mahir’den azar işitince eline geçirdiği bir bardak suyu hocasına fırlatması her şeyin başlangıcı olmuştu. Buna sinirlenen Mahir Hoca, olağanüstü bir oyun çıkaran […]

, ,

Previous Posts