“Ne De Çok Özlemişiz Gökyüzüne Kansız Bakmayı!”

Ankara’da güzel bir sonbahar sabahıydı. Gökyüzü gülen güneşin yaydığı ışıkla pırıl pırıl parlıyor, tek tük bulutlar ressamın fırçasından çıkmış gibi etrafa sonsuz bir dinginlik yayıyordu. Kadın erkek, işçi memur, öğrenci öğretmen, genç ihtiyar, çoluk çocuk, ülkemizin önde gelen demokratik kitle örgütlerinden DİSK, KESK, TMMOB ve TTB öncülüğünde düzenlen “Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi”ne katılmak üzere Türkiye’nin her yerinden gelmişlerdi.  Mitingi düzenleyen demokratik kitle örgütlerinden anlaşılacağı üzere, gösteri, sosyalist ve sosyal demokratların katılımıyla gerçekleşecekti.

Tarihi Ankara Garı’nın önü yavaş yavaş kalabalıklaşıyor, yürüyüşe geçmek üzere hazırlananlardan bir grup pırıl pırıl genç neşe içinde, Ruhi Su’nun “Ellerinde Pankartlar” türküsü ile halay çekiyordu. Ortalık cıvıl cıvıldı…

 

gokhan

Veysel Atılgan

 

ELLERİNDE PANKARTLAR

Ellerinde pankartlar
Gidiyor bu çocuklar
Kalkın ayağa, kalkın
Gidiyor bu çocuklar

Bu pazar, kanlı pazar
Dert yazar, derman yazar
Kalkın ayağa, kalkın
Gidiyor bu çocuklar

Bu meydan kanlı meydan
Ok fırladı çıktı yaydan
Kalkın ayağa, kalkın
Biz şehirden, siz köyden.

 

Barış Mitingi

Gençler “Ellerinde pankartlar”ı söylüyorlar…

 

Hasan Hüseyin Korkmazgil’in dizelerinde dile getirdiği gibi gökyüzüne kansız bakmayı özlemişler, barış ve kardeşlik için haykırıyorlardı. Üstat Ruhi Su bu kendiliğinden ortaya çıkan koroyu duysa, elinde sazıyla aralarına girer, onlarla birlikte halay çekerdi…

 

Ne de çok özlemişiz

Ne de çok özlemişiz gökyüzüne kansız bakmayı

 

Ama o güzelim türkü yarım kaldı, önce meydan sonra gökyüzü kana bulandı. Oysa ne de çok özlemiştik gökyüzüne kansız bakmayı, bulutlarda yüzmeyi…

Sonuç: Tarihimizin en büyük katliamı ve resmi rakamlara göre 95, resmi olmayan rakamlara göre ise 128 ölü.

* * *

Katliamdan bir gün sonra ünlü Reuters Ajansı’nın haberine göre katliamın sorumlusu muhtemelen IŞİD olarak dillendirildi.  Zaten sitelerinde de katliama sevindiklerini ve ölü sayısının artmasından duyacakları memnuniyeti saklamadılar. Öte yandan, güvenlik uzmanlarına göre, hemen hemen tüm komşularımızla, hatta birbirine en büyük rakip olan ABD ve Rusya ile bile sorunlu ilişkiler yaşadığımız için, ülkemiz terör olayları için açık bir zemin teşkil etmektedir. Bu nedenle özellikle önleyici istihbarat ve önlemler çok önem kazanmıştır.

Şu ana kadar, bu mitingin olaysız gerçekleştirilmesinden sorumlu olan hükumet yetkililerinden istifa eden olmadığı gibi – Türkiye’de böyle bir gelenek olmadığı herkesin malumudur – seçim hükumeti oldukları için neredeyse olan bitenden sorumlu olmadıkları yönünde beyanatlar dolaşıyor ortalıkta. Hükumeti koşulsuz destekleyen bazı gazeteciler ise Ortadoğu’da her gün yüzlerce insanın öldüğünü, Türkiye’nin de zaten bir Ortadoğu ülkesi olduğu için – bu yazarlara göre bir zamanlar neredeyse AB üyesi olmak üzereydik – bu katliamın büyütülmemesi gerektiğini söyleyebiliyor.

Ben ise tüm bunlara, gazetelerde 7 Haziran seçimlerinden bugüne dek geçen süre içinde 694 kişinin öldüğünü de okuduktan sonra, oyuncu Ozan Güven’in anlamlı tweeti ile cevap vermek istiyorum: “Yaşadığınız toprakları cehenneme çevirerek cennete gidemezsiniz… Başımız sağ olsun…”

Gökyüzüne kansız bakacağımız günlerin de geleceği ümidi ve inancıyla…

 

 

 

 

 

 

 

 

, , , , , , , , , , , , , , ,

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.