Cesur Baykuş

1 Eylül Dünya Barış Günü’nde meslek yaşamımım en müstesna gecesini yaşadım. Benim de iki dönem başkanlığını yaptığım Türkiye Araştırmacılar Derneği (TÜAD) Yönetim Kurulu, sektöre olan katkılarım nedeniyle beni Cesur Baykuş Özel Ödülü ile onurlandırdı. Bu vesileyle, TÜAD Yönetim Kurulu’na ve tören sırasında beni ayakta alkışlama nezaketini göstererek sıcak bir sevgiyle yarattıkları o haz dolu dakikalar için tüm meslektaşlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Doğrusu kendimi Cesaret Madalyası almış gibi hissettim. Hazır bu hazzı tatmışken, kısaca ve mealen, şu konuşmayı yaptım:

 

Baykuş

Cesur Baykuş

A&Bülent

Ayşen ile Bülent

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Sevgili meslektaşlarım,

Şu anda meslek yaşamımın en mutlu gecelerinden birini yaşıyorum. Bana “Cesur Baykuş” ödülünü layık gören TÜAD Yönetim Kurulu’na çok teşekkür ederim.

Araştırmacı olma sürecim ilginçtir. Lisedeyken sevgili babam vali olmamı istemiş, ben ise Dostoyevski sevdam nedeniyle edebiyat, okuduğum lisenin özellikleri nedeniyle ise matematik ile mühendislik arasında gidip gelmiştim.

Sonunda iktisat ile istatistiği seçtim ve araştırmacı oldum. Araştırmacı olduğum için çok mutluyum. Meslek yaşamım boyunca yaptığım işi hep sevdim. Bir de meraklı oldum. Eğer benden bir öneri duymak isterseniz, söyleyeceğim tek şey, bundan 500 yıl önce yaşamış olan ve dünyanın en meraklı insanı kabul edilen Leonardo da Vinci gibi meraklı olmanız, gerçeğin peşinde koşmanızdır. Arkası, yani başarı mutlaka gelecektir.

Tekrar TÜAD Yönetim Kurulu’na teşekkür ediyor ve ödülümü bu meslekte birlikte yola çıktığımız, birlikte yürüdüğümüz eşim Ayşen Gündoğmuş’la birlikte kaldırmak istiyorum.”

 

ON1_0056

Ödülümü almaya gidiyorum.

ON1_0064

Alkışlara katılıyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

Babam şimdiki valileri görseydi bu mesleği seçtiğime sevinirdi. Hoş, araştırmacı olup da 1983 seçimlerinde ANAP’ın iktidar olacağını tahmin ettikten sonra, seçimler sonrasında başarılı bir tahmin yapınca çok gururlanmış, profesyonel araştırmacı olunca o da mutlu olmuştu.

 

ON1_0073

Soldan sağa, Aylin Turhan Olgun, Ben, Pınar Atlı Trana ve Fulya Durmuş.

ON1_0078

… Ve nutuk atıyor, babamdan, Leonardo da Vinci’den ve Ayşen’den söz ediyorum

 

 

 

 

 

 

 

 

Denilebilir ki, Cesur Baykuş Ödülü meslek yaşamımın doruk noktası oldu. Yukarıdaki yazı ile fotoğrafları sosyal medyada paylaşınca çok sayıda takdir, tebrik ve kutlama mesajı aldım. Hepsi birbirinden güzel, sıcak ve samimi olan bu mesajların ortak noktalarından biri beni çok sevindiren “bu ödülü hak etmiş olmam”dı. Sevincimi içtenlikle paylaşan, benimle sevinen, gurur duyan, tüm arkadaş, dost ve akrabalarıma çok teşekkür ederim. Sağ olun, var olun. Aşağıda beni şımartan bu güzel  mesajlardan bazıları yer alıyor:

 

Demek baykuş koleksiyonuna da başladın!

Baykuşluğu bilmem ama cesur olduğunuz doğrudur…

Cesur Baykuş B. Gündoğmuş özel ödülü hak eder mi bilemem…

Çok nadir insanların yaşayabileceği mutluluklardan biri olduğunu sanıyorum.

Beraber şahane işer yaptık ve sen benim bireysellik ve kolektivizm araştırmama sponsorluk yaparak bilimsel çalışmama büyük katkıda bulundun. Bunu hiçbir zaman unutmam.  Benim gibi kim bilir kaç insana usta araştırmacılığınla destek oldun, toplumu okumamıza yardım ettin. Cesur olduğun kadar, iyi, yardımsever, kültürlü muhteşem bir baykuşsun aynı zamanda.

İşini bilen, güven veren, bir o kadar da mütevazı bir kişilik. Hak edilen alkışlar ve övgüler.

106 Sokak (Akhisar’da doğduğum evin bulunduğu sokak) … Mahallemizin dâhisi… Sokağımızın gururu.

Sen ayakta alkışlanmaya lâyıksın…

Fazlasıyla hak edilmiş bir ödül…

Hak ettiği yeri bulmuş baykuş.

Uzun süredir güzel haberlere hasret kaldığımız şu günlerde, bir dostumun önemli bir ödül almış olması ailece bizleri çok sevindirdi.

Daha nice yıllar birlikte olmak dileğiyle…

 

Araştırma yapmak, araştırmacılık hep yaşam biçimim oldu. Gündelik hayata da hep araştırmacı gibi bakmaya çalıştım. Mesleğe başladığımda işverenlerim olan Akın Alyanak ile Bülent Tanla’dan araştırmacılığa ilişkin çok şey öğrendim. Her ikisiyle de şimdi dostuz. Bodrum’da yaşayan Akın Alyanak ile her telefon görüşmemizde dünyayı adeta yeniden kuruyor, felsefe, sosyoloji, edebiyat, kaos ve araştırma arasında gidip geliyoruz.

Bir de, gençliğimde Türkiye İşçi Partisi’nde sosyalizm için mücadele ederken tanıdığım Yalçın Küçük’ten, gerek sohbetlerimizde gerekse kitaplarından – özellikle araştırmacılıkta yöntem (teknik değil) –  öğrendiklerim dağlar kadardır. Akın Alyanak’ın yaşam biçimi tiplemelerinden “yolaçan”a çok iyi bir örnek olan, kimsenin cesaret edemediği konu ve alanlarda kalem oynatabilen ve nasıl Leonardo da Vinci dünyanın en meraklı insanıysa, Yalçın Küçük de Türkiye’nin en meraklı insanıdır.

Müteveffa ve ebedi başkanımız Nezih Neyzi ise araştırmanın gülen yüzü olarak hep kalplerimizdedir.

 

, , , , , , , , , , , ,

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.