20 11 2013
Karmaşıklık ve Trendler
Biliniyor, dünya bir tiyatro (oyun) sahnesi, bizler de oyuncuyuz; bazen araştırmacı da diyorlar. Bu nedenle çoğumuzun bildiği bir iskambil oyunu ile başlamak yerinde olacak. Kastet diye bir oyun var; hem King’ e, hem de 51’ e benziyor; ancak bu iki oyundan çok önemli bir farkı var ve insanın analiz ve sentez yeteneğini geliştiriyor. Farkı şu: Farklı kombinasyonlar yaratarak, açılmış olan tüm kartların yerini, elinizdekilerin hepsini aynı anda yere açmak koşuluyla, değiştirebiliyoruz. Yani yerdeki kartlar sizden önce ve sonra çok farklı biçimde dizilebiliyorlar. Sistem, sizden önce de, sonra da çalışıyor ve her ikisi de doğru. Shrödinger’ in kedisinde olduğu gibi, kedi hem ölü, hem de canlı; her ikisi de mümkün ve muhtemel. Bu yöntemi kuantum fiziğine borçluyuz.
Dikkat edilirse, burada bir çeşit olasılıktan ve buna bağlı olarak sistemden söz ediyoruz. Oyuncu (ya da araştırmacı) aynı kâğıtlarla farklı kombinasyonlar üretiyor ya da aynı anlama gelmek üzere durumlar yaratıyor. Bu bizi ilginç biçimde karmaşıklık teorisine götürüyor. Friedrich Cramer’in Kaos ve Düzen’ de[1] pek güzel açıkladığı gibi, “Karmaşıklık bir sistemin kendini gerçekleştirebilmesi için gerekli olan olanakların sayısının logaritması ya da sistemin alabileceği durumların sayısının logaritmasıdır.” Oyuncu (ya da araştırmacı) bir önceki düzeni bozuyor, kâğıtları yeniden dizmeye çalışıyor, dizerken çok sayıda almaşık ortaya çıkıyor (sistem çatallanıyor) ve herhangi başka bir kombinasyonda yeniden bir düzen kuruluyor. Kurulan bu düzen kaosun sınırında ortaya çıkar ve öngörülemez. Oyuncu (ya da araştırmacı) düzeni kurarken hep geri beslemelere başvurur ve bu sırada her şey bulanıklaşır. Herhangi bir kağıdın düzen içindeki yeri, tüm diğer kağıtların yerini etkiler ve bir kağıdın yeri değiştikçe tüm kağıtların yerini değiştirmek zorunda kalırız. Demek oluyor ki başlangıç noktasına hassas bağlılık söz konusudur; küçük girdiler büyük çıktı sağlar. Sisteme, zaman oku hakimdir; geri dönüşsüzlük içinde artan düzensizlik, yani entropi, bizi yepyeni bir düzene kavuşturur.
Basit olarak, olan şudur; bir sistem doğar, gelişir, büyür, çatallanır ve yeni bir sisteme geçilir.
Trendlere dönersek – burada trend kavramını en geniş anlamıyla kullanıyorum – bir trend doğar, gelişir, büyür, çatallanır ve başkalaşır. Bu durumu, Ilya Prigogine’in Kesinliklerin Sonun’ da [2] ”Bilim doğayla diyalogtur” ifadesinden yola çıkarak ayçiçeğin – günebakan – çekirdekleri ile açıklamak çok ilginçtir. Merkezden çevreye doğru hem düzenli hem de kaotik biçimde yayılan çekirdek dizilerinin trendleri gösterdiklerini düşünebiliriz. Trendler de, zaman oku hakimiyetinde, kuşatıldıkları sistem içinde, birbirlerinden ve geçmiştekilerden etkilenerek doğup gelişirler, büyüyerek birbirlerini etkilerler, çatallanırlar ve başkalaşırlar; böylece yeni bir değerler sistemine geçilir. Buna belki melezleşme de diyebiliriz.
Trendlere bir de buradan bakmak yeni bir bakış açısı sağlayabilir.
Notlar
[1] Cramer, Friedrich. Kaos ve Düzen, Sırat Köprüsündeki Hayat, Çeviren: Veysel Atayman, Alan Yayıncılık, İst., 1998.
[2] Prigogine, Ilya. Kesinliklerin Sonu, Zaman, Kaos ve Doğa Yasaları, Çeviren: Süheyla Sarı, Sarmal Yayınevi, İst.,1999.
Fraktallaşma Benim Dünyam / Su Hayattır