Sihirli Sayı

Yıllar yıllar önce, bundan tam altmış bin yıl önceydi. Duniya (Afrika’daki homo sapiens’lerin mesken tuttukları hayali yer) denilen yerde bir köy vardı. Bu köy, güneşin uzun ve geniş yeşil ovaların arkasında yükselen engebeli ve sarp dağların arasından doğduğu dev bir ormanın kenarındaydı. Yaşam çok zordu, ama yeterince kazılacak kök, toplanacak yemiş, yakılacak ağaç ve avlanacak ceylan ya da tavşan vardı. Köyün sakinleri barınak olarak mağaraları ya da sarkan kayaların eteklerini mesken tutmuşlardı. Zamanla güneş daha sıcak, hava daha kurak hale geldi. Yemyeşil orman sarardı, bu dev ormanın kenarında uzanan masmavi göl ise kuruyarak yok oldu. Hayvanlar kuraklıktan telef olunca ya da su aramak için bölgeden ayrıldıkça köyün sakinlerinin yiyecekleri azalmaya başladı. Köylüler de doğal olarak karınlarını doyurmak için yiyecek bulunan yerlere yakın olmak istediklerinden hayvanları izlemek üzere yollara koyuldular.

Afrika’da ortaya çıkan, anatomik olarak modern insan olarak nitelenen ve atalarımız olan homo sapiens’ler işte bu nedenle göç kararı almışlar, kimi kuzeye, kimi okyanusa doğru yönelerek gittikçe birbirlerinden uzaklaşan gruplara ayrılmışlardı.  Dünyanın hemen her yanına gönüllü olarak dağılmaya başlayan ve küreselleşme dediğimiz olayı başlatan bu maceraperestlerin oluşturdukları grup tipik bir avcı grubunu oluşturuyordu. Bir tahmine göre Afrika’dan çıkan bu avcı grubunu oluşturan göçmen sayısı 150 civarındaydı.[1]

 

düniya

 

Hürriyet gazetesinin 22 Haziran 2011 tarihli on-line nüshasında şu haber yer alıyordu: “Brezilya’nın Amazon ormanlarında bugüne kadar dış dünyayla hiç bağlantı kurmamış 200 kişilik bir kabile keşfedildi. Tarım yaparak gıda ihtiyacını karşılayan kabile, su kamışlarından yaptıkları evlerinde hastalıklardan, savaşlardan ve stresten uzak, huzur içinde yaşıyor.”

Antropolog Robin Dunbar’a göre yaklaşık 150 kişilik bir grup, özgün sosyal ilişkiler kurabileceğimiz azami insan sayısını gösterir. Başka bir biçimde söylersek, 150 bir insanın yürütebileceği sosyal ilişki sayısıdır. Birçok kabileyi inceleyen Dunbar ilginç biçimde hep bu sihirli sayıyla karşılaşmıştır.[2] Bu haberle Dunbar bir kez daha haklı çıkıyor, kendi kendine yetebilecek ölçüde özgün sosyal ilişkiler kurabilen kabilelerin 150 – 200 kişiden olabilecekleri tezi bir kez daha doğrulanıyordu.

 

kabile

 

Dunbar’a göre yapılan araştırmalar Ortadoğu’nun MÖ 6000 yıllarına ait Neolitik köylerinin tipik olarak 120 ila 150 kişiden meydana geldiğini göstermektedir. Benzer şekilde 18. yüzyılda Kent hariç tüm İngiliz vilayetlerinde, köylerdeki insan sayısı yaklaşık 160’tı.

Günümüzde Kuzey Amerika’nın birlikte yaşayıp çiftçilik yapan aşırı muhafazakâr gruplarından ikisi olan Hutteritler ve Amişler de ortalama 110 kişilik gruplar halinde yaşamaktadırlar ki, bunun ana nedeni gruptaki birey sayısı 150’yi geçtiğinde sosyal anlamda organize olup birbirleriyle ilişki kurmalarının zorlaşması ve buna bağlı olarak karşılıklı yükümlülük ve müştereklik duygularının kaybolmasıdır. Nitekim Hutterit kabilesinin liderlerinden Bill Gross bu sihirli sayı aşıldığında insanların birbirlerine yabancılaşmaya başladıklarını ifade etmiştir.

Peki, teknolojik açıdan gelişmiş toplumlarda durum nedir? Organizasyon teorisinde yaygın olarak kabul gören kurallardan biri 150’den az çalışanı olan organizasyonların karşılıklı ilişki temelinde iyi işlediği, ama sayı büyüdüğünde verimli bir çalışma ortamı sağlamak için resmi hiyerarşi ihtiyacının doğduğudur. Dunbar’a göre, sosyologlar 150-200 civarında kritik bir eşiğin var olduğunu 1950’erden beri bilmektedirler. Eşiği aşan şirketlerde orantısız bir işe devamsızlık ve hastalık durumu gözlenmektedir.

Bu konuya ilişkin en iyi örneklerden biri, oldukça başarılı ve ABD ölçülerine göre orta ölçekli şirketlerden GoreTex’tir. Merkezi Newark’ta bulunan yüksek cirolu yüksek teknoloji şirketi GoreTex’in en önemli özelliği, çalışan sayısı 150’yi aşınca, yeni ofisler açması ya da işleri daha küçük iki gruba paylaştırmasıdır. Tamamen yatay ilişkilerin hüküm sürdüğü şirkette, işlerin birbirlerini çok iyi tanıyan küçük gruplar tarafından yürütülmesi son derece verimli sonuçlar doğurmaktadır.

 

ofis

 

En gelişmiş organizasyonlar olan çoğu modern ordularda da takımlar 30-50, bölükler ise 100 – 200 kişiden oluşmaktadır. Bu sayının ortalama ve yaklaşık olarak 130-150 civarında olduğunu söylemek mümkündür. Unutulmamalıdır ki, Cumhuriyet döneminde aşağı yukarı 130 adamdan oluşan Roma ordusunun savaş birimleri bile benzeri büyüklükteydi.

Dikkat edilirse burada anlatılanlar bir uzun vadeli bağımlılık öyküsüdür ve bir yandan antropolojik diğer yandan ise sosyolojik olup sihirli bir yapı sergilerler.

Biz araştırmacıların görevi, böyle sihirli sayılar peşinde koşarak görünmeyeni görmek olmalıdır.

 

Notlar


[1] Chanda, Nayan. Küreselleşmenin Sıradışı Öyküsü, Çeviren: Dilek Cenkçiler, ODTÜ Yayıncılık, 2009. Afrika’daki Başlangıç bölümünden özetlenmiştir (s.1-3).

[2] Dunbar, Robin. Şu Hayatta Kaç Arkadaş Lazım?,Çeviren: Duygu Akın, NTV Yayınları, 2010. Dunbar Sayısı bölümünden özetlenmiştir (s.27-39).

 

 

 

 

 

 

, , ,

2 thoughts on “Sihirli Sayı

Turabi Dursun için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.