Susamazdım!

Annesinin kuzusu, babasının aslan parçası sevgili Aylan, utanıyorum! Seni, anneni ve ağabeyini bu dünyadan şu zalim düzen kopardı. Bu zalim dünyanın sana ve ülkene yaptıklarından utanıyorum. Ve, jandarmanın dokunmaya kıyamadığı kıyıya vuran o küçücük narin bedenin rüyalarıma girdikçe , “bat dünya bat” diyorum.

Oysa sen ağabeyinle ve arkadaşlarınla top oynayacak, uçurtma uçuracak, annenin sıcacık kucağında onun anlatacağı masalları dinleyerek uyuyacak, sonra büyüyecek, okullara gidecek, belki de doktor, mühendis ya da yazar olacaktın. Kim bilir, belki de itfaiyeci, ressam ya da aktör olabilirdin. Güzel bir kızla evlenirdin mesela, çocukların olurdu; her biri birer melek olan. Onlara, o teknedeki maceralı yolculuğunu anlatırdın elinde piponla, belli mi olurdu?

Ama bunu sana çok gördüler Aylan, yavrum, çok gördüler…

 

Aylan

İnsanlık çok ilerledi, artık görünmüyor!

 

Siz ey Ortadoğu’nun oyun kurucusu emperyalistler, o çılgın kapitalizminizi hep ama hep yeniden üretmek için Ortadoğu’nun zenginliklerini sömürmeye doymadınız mı? Siz ey doğuluları aşağılayan batılılar, bırakın da kendi kaderimizi kendimiz tayin edelim.  Bölgemizden defolun!

Siz ey Suriye’ye uzak yakın olan çevre ülkeleri, düşün bu ülkenin yakasından; başka yapacağınız bir iş yok mu?

Siz ey Birleşmiş Milletler’in “saygın” üyeleri, genellikle havanda su dövüp sadece savaş kararı almaktan utanmıyor musunuz? Aranızda, özellikle daimi üye olanlarınız, – zaman zaman daimi olmayanlar arasından da çıkıyor ya – yarattığınız terör örgütleriyle birlikte Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmeye daha ne kadar sürdüreceksiniz?

Siz ey Ortadoğu’da oynanan oyuna ortak olmak isteyip de oyuncak olan ve hep batılı müttefikleriyle birlikte hareket edenler, timsah gözyaşlarınızı boşuna akıtmayın, sizi gören olmaz, siz de sorumlusunuz çünkü.

* * *

Dün akşam Macaristan’da bir televizyon kanalına röportaj veren Suriyeli mülteci bir çocuk soruna açıklık getirdi: “Suriye’deki savaşı durdurun, biz de buralara gelmeyelim. Hiç hevesli değiliz gelmeye.” Yani, sorunun çözümü mültecileri kabul etmenin çok ötesinde ve çok net görünüyor.

* * *

Sevgili Aylan, tüm suç biz dünyalılarda, tüm suç bu dünyanın çılgın kapitalizmine karşı hiçbir şey yapamayan biz dünyalılarda. Affet bizi. Bir de senin o yürekleri paralayan fotoğrafının bir tasvirini yazıma koyduğum için beni bir kez daha affet. Amacım sadece tarihe küçücük bir not düşmekti. Aslını koymaya yüreğim dayanmadı.

Sana, arkadaşım Yeşim Kırdar’ın “facebook” a koyduğu Shakespeare ile veda ediyorum. Sen tabloda nerede misin? Sol altta kızaran yıldız sensin; belki en uzak belki de en yakındasın. Ben de, kırık dökük bir merdivene çıkmış, seni bekliyorum. “The Beginning is Near” diyorum. Başlangıç yakın!

 

The Beginnig is near

The Beginnig is Near

 

“Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın..”

William Shakespeare

 

 

, , ,

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.