Déja-vu

Déja – vu

  “…………………… Avare dolaşırız oval aynalarda, kendi geçmişimizi görürüz kendimizde ve biliriz ki bir zamanlar oradaydı o da. …………………….”[1]    Hemen hepimiz, şimdiki zaman içinde yaşayıp giderken, belirsiz bir geçmişte kesinlikle aynı olan durumları yaşamış olduğumuz hissini ani çakan bir ışık misali tatmışızdır. Yani, Zaman Oku’na binmiş giderken, ilk kez karşılaştığımız bir kimseyi daha önce […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Ağaçlar Kollarını Umutsuzca Sallayarak Uzaklaşıyordu!

Bu ve bundan sonraki yazım ile siz sevgili okurlarımla bir oyun oynamak istiyorum. Oyunumuzun ilk ayağını  “üç ağaç” imgesi oluşturuyor. Marcel Proust’un müstesna eseri Kayıp Zamanın İzinde’nin Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde adlı cildinde yer alan “üç ağaç” imgesi müthiştir.  Aşağıda yaptığım alıntı uzun olmakla birlikte, kendinize boş bir zaman ayırarak, mümkün olduğunca odaklanıp okumanızı […]

, , , , , ,

Zaman Benim!

“Vor mir war keine Zeit, nach mir wird keine seyn. Mit mir gebiert sie sich, mit mir geht sie auch ein.”[1] Jorge Luis Borges Öteki Soruşturmalar ’da Zamanın Yeni Çürütülmesi gibi ilginç bir alt başlık altında kaleme aldığı denemesinde önce zamanı bir yanılsamaya dönüştüren birkaç doktrini açıklar. Bu doktrinlerin temsilcilerinde biri Nazım Hikmet’in “Behey Berkley! […]

, , , , , , , , , , , , , , , ,