30 05 2019
“Yolaçan” ve / veya “Birleştirici”
Tarihi bir fotoğraf olmalı diye düşünüyorum. Yanılmıyorsam ilk çalışmaya başladığı Akhisar Kâhyaoğlu Eczanesi’nde, masasının başına oturmuş, defterine dolmakalemle bir şeyler yazıyor. Yazdıkları önemli olmalı ki, tam görünmeyen yüz ifadesi bile oldukça ciddi. Kol düğmelerini taktığı beyaz gömleğinin üstüne gri kruvaze bir ceket giymiş, kravatını da açık renk seçmiş. Saçları sapsarı olmalı. Dökülmelerine daha çok var. Fakirim, Birinci sigarası içiyor, ne yapsın? Olsun önünde uzun bir gelecek var. Filtreli sigara içebileceği günler de görecek. Bir gün “yolaçan” olacağını nereden bilsin?
Babam ailemizin öncüsüydü ama ben ona dostum Akın Alyanak’ın tipolojilerinden “yolaçan” ı daha uygun buluyorum. O, ilişkide olduğu hemen herkesin yolunu açmış nadir insanlardandı. Yeterli eğitim almamış olmasına rağmen hemen her konu hakkında fikri vardı ve bu fikirlerini her ortamda hiç sıkılmadan savunurdu. Özel günlerde tüm akraba eş ve dostlarını arar, tanımadığı insanların bile dertlerine deva olmaya çalışırdı. Buna, muhtemelen çok küçük yaşta eczanede çalışmaya başlaması neden olmuş olabilir.
O, Malcolm Gladwell’in TheTipping Point’ te sözünü ettiği “birleştiriciler” e çok iyi bir örnekti. Birçok insan için, babam, bir uğrak ya da referans noktasıydı ve onları birbirine bağlıyordu. “Birleştiricilerin en önemli özellikleri çok sayıda insan tanımalarıdır. Onlar, bizi dünyaya bağlayan, sosyal çevremizle bir araya getiren ve idrak edebildiğimizden çok daha fazla güvendiğimiz insanlardır.” Onun sayesinde çok farklı kesimlerden insanlarla iletişim kurma imkânına sahip olabilir, böylelikle önünüze çıkan fırsatları değerlendirebilirdiniz. Tanıdığı hemen herkesin derdi onun derdiydi ve bu, onun en büyük özelliğiydi. Bu nedenle olsa gerek, cenazesinde yer yerinden oynamıştı. Düşünüyorum da, şimdi babamın hep şimdiki zamanda yaşamayı seçmiş olduğunu daha iyi anlıyorum. Kendi yaşıtları, kendinden büyükler ya da küçükler, onun rakı sofrasındaki sohbetine doyamazlar, zamanın nasıl aktığını anlayamazlardı. Babam Sahir, zamanı durduran adamdı. Hala arkadaşlarıyla onu anarken hemen herkesin babamla ilgili anlatacak bir anekdotu olur, anlatılır ve kahkahalarla güleriz. İşte, hayat budur. “Hayat güzeldir.”
Ben, babamın, çalışırken kaç para aldığını hiçbir zaman öğrenememiştim. Bir defa sorduğumda sanki duymamış gibi hiç oralı olmamıştı. Ancak emekli olduğunda emekli maaşının ne kadar olduğu hakkında fikrim olmuştu. Dışarıda yenilen hemen her yemekten sonra ödemeyi hep kendisi yapmak isterdi. Parası olmadığı zamanlarda bile. Çünkü o liderdi. Annemi kaybettikten sonra eşyalarını kurcalarken, çantasında, babamın 2000 yılından kalan boş para cüzdanını bulmuştuk, boynu bükük bize bakıyordu.
Ufak tefek tamir işlerinde bile son derece beceriksiz olan babam araba kullanamazdı ama yıllar öncesinden kalan bisiklet ehliyeti vardı. 11 Eylül 2000 tarihinde kaybettiğimiz babamın çevresi çok genişti ve hemen herkes tarafından çok sevilirdi. İşte babamın çok yakın arkadaşı aile dostumuz Osman Kent’in oğlu Sabri’nin babamı kaybettikten sonra, SAHİR AMCASI için yazdığı şiir:
Zengindi;
Kalbi de zengindi, gönlü de.
Rakı beyazı saçlarıyla tanıdım onu
Soruyordum küçücük beynime
Acaba çok rakı içmekten mi diye?
Bulamıyorum…
Hırsızdı masumane
Herkesin kalbini çalmıştı ben dahil.
Alay ediyordu hayatla
Müthiş kahkahalarını atarak.
Hayatı bu alaya
Dayanamadı daha fazla
Ve aldı ONU elimizden.
Belki de muhabbetini beğendi
Belki bir ‘tek’ atmak için çağırdı.
Duyuyorum sesini, narasını
Kim bilir belki de rakı içiyor
Hayatla.
Uzaklardan bir uğultu
Usulcacık giriyor içime
Ne zaman rakı içsem
Anlaşıldı mı anlaşıldı mı?
Anlaşıldı SAHİR AMCA,
Sensiz hayat daha iyi anlaşıldı.
Sensiz rakının tadı
Daha bir tuhaf oldu be SAHİR AMCA.
Sabri Oskay Kent, 14.09.2000
Notlar
Alyanak, Akın (1999). DAP Yaşam Biçimleri Araştırması, İstanbul.
Gladwell, Malcolm (2000). The Tipping Point: How Little Things Can Make A Big Difference, London: Abacus.
Kaos, Karmaşıklık, Kozmoloji ve Kuantum İçin Genel Bir Kaynakça Yakalanan Zaman
Huzur içinde yatsın. Bu yazınızı daha önce okumamışım çok güzelmiş.
Çok teşekküerler Mehmet.
Babalarımız muhtemelen birbirlerini tanıyordu, çünkü Kahyaoğlu Eczanesi babamın uğrayıp sohbet ettiği yerlerden biriydi.
Babanızın ruhu şad olsun.