Leviathan

Otomobil tamircisi Nikolai, kısaca Kolya, ( Aleksey Serebiakov) Kuzey Buz Denizi’nin Norveç ile Rusya arasındaki bir bölümünü oluşturan Barents Denizi’nin kente uzak kıyılarından birinde, olağanüstü güzel bir manzaraya sahip evinde karısı Lilya ( Elena Lyadova ) ve oğlu Roma (Sergey Pokhodaev) ile iyi kötü bir yaşam sürdürmektedir. Doğa güzel olduğu kadar vahşi, yaşam ise zordur.

Eski Sovyetler Birliği’nin yerine Yeni Rusya vaadleriyle iktidara gelen kapitalist rejim, bekleneceği gibi, bu sisteme özgü tüm yolsuzluk ve sömürüyü de birlikte getirmiştir. Nitekim kentin belediye başkanı Vadim ( Roman Madianov) bölgeye yapılacak kârlı bir eğlence yatırımı için Kolya’nın arazisine göz dikmiştir. Vadim, rüşvet ve yolsuzluğun kol gezdiği resmi dairede, işi kılıfına uydurup aileyi mahkeme kararı ile evden attırmaya kararlıdır. Kentin mahkeme heyetinin verdiği karara göre Kolya’ya ödenmesi öngörülen para arazinin ederinin beşte biri kadardır. Filmin başlarındaki mahkeme heyetinin verdiği bu karar okunurken gördüğümüz sahne, otoriter – filmin adıyla uyumlu olması bakımından canavar da diyebiliriz –  bir devlet mekanizmasının nasıl çalıştığını göstermesi bakımından çok çarpıcıdır. Bu arada durumu kendi lehine çevirmek isteyen Kolya askerlik arkadaşı Moskovalı avukat Dimitri’den (Vladimir Vdovichenkov) yardım istemiştir. Ve Andrey Zvyagintsev’in yabancı Oscarına aday olan filmi, Leviathan,  Dimitri’nin, Kolya’nın deniz kıyısındaki bu şirin evine gelmesiyle başlar.

 

leviathan resim

Leviathan film afişi.

 

Leviathan Tevrat ve İncil’de kötülüğü temsil eden bir su canavarının adı olarak geçmektedir. Bu kavram 1651 yılında Thomas Hobbes’un ünlü Leviathan adlı eseri ile mutlak güç ve yetkilere sahip olan bir devleti temsil etmek üzere kullanılmıştır. Nitekim kitabın alt başlığı Bir Din ve Dünya Devletinin İçeriği, Biçimi ve Kudreti ’dir. Hobbes bu kavramı şöyle açıklar:

Bir devletin oluşumu. Tanımı. İnsanları yabancıların saldırısından ve birbirlerinin zararlarından koruyabilecek ve, böylece, kendi emekleriyle ve yeryüzünün meyveleriyle kendilerini besleyebilmelerini ve mutluluk içinde yaşayabilmelerini sağlayacak böylesi bir genel gücü kurmanın tek yolu; bütün kudret ve güçlerini, tek bir kişiye veya hepsinin iradesini oyların çokluğu ile tek bir iradeye indirgeyecek bir heyete devretmeleridir… Bu onaylama ya da rıza göstermekten öte bir şeydir; herkes herkese, senin de hakkını ona bırakman ve onu bütün eylemlerinde aynı şekilde yetkili kılman şartıyla, kendimi yönetme hakkımı bu kişiye veya bu heyete bırakıyorum demişçesine, herkesin herkesle yaptığı bir ahit yoluyla, hepsinin bir ve aynı kişilikte gerçekten birleşmeleridir. Bu yapıldığı takdirde, tek bir kişilik halinde birleşmiş olan topluluk, bir DEVLET, Latince CIVITAS, olarak adlandırılır. İşte o EJDERHA’nın ( LEVİAHTAN ) veya daha saygılı konuşursak, ölümsüz tanrının altında barış ve savunmamızı borçlu olduğumuz o ölümlü tanrının doğuşu böyle olur.”[1]

 

thomas-hobbes-leviathan

Leviathan’ın kapak resmi ülkenin ufkundan doğmakta olan dev bir kralı temsil etmekte, yakından bakıldığında ise kralın birçok insandan meydana geldiği görülmektedir.

 

Andrey Zvyagintsev’in bu olağanüstü filmi, Leviathan,  bir simgeler yumağı olup günümüz dünyasında ve doğal olarak ülkemizde işlerin nasıl döndüğünü anlatan akıl açıcı öğeler taşımaktadır. Ama önce ve kısaca avukat Dimitri’nin gelişiyle başlayan filme bir göz atalım.

Avukat Dimitri’nin elinde Kolya’yı yerinden etmek isteyen başkanın yolsuzluklarını tespit ettiği bir dosya vardır ve başkanı arazinin satışını gerçek değeri üzerinden yapmaya ikna etmek üzeredir. Ancak iki arkadaşın arasına giren güzel Lilya filmin gelişiminde ilginç çatallanmalara neden olur. Dimitri ile yatmasına rağmen karısını çok seven Kolya Lilya’yı affetmeye hazırdır, ama Dimitri ile üvey annesi Lilya’yı öpüşürken gören  – biz görmeyiz, ama votkanın su gibi aktığı bir kır partisinde yakın dostlarının küçük oğullarının şahit olup Dimitri’nin Lilya’yı “boğduğu”, bunu gören Roma’nın da kaçtığı şeklindeki boşboğazlığıyla haberdar oluruz –  biricik oğlu Roma’nın Lilya’dan nefret etmesi ve evi terk etmesini istemesi her şeyi değiştirir.

Fragmanlar

Kuşkusuz, filmi anlatmayacağım; sadece bazı sahnelerden fragmanlar vermek ve bunları çözümlemek istiyorum.

Yukarıda sözünü ettiğim kır partisinde şişelere yapılan tüfek atışları sırasında nişan alınan şişeler bitmiştir. Partiye katılan ve Kolya’nın yanında çalışan adam merak edilmemesini söyledikten sonra bir paketin içinden eski Sovyet liderlerinden Brejnev, Lenin ve Gorbaçev’in portrelerini getirir. Arkadaşlarından bunların sayısının yetersiz olduğunu duyunca da diğerlerinin duvarlarda olgunlaşmakta olduklarını  –  sürekli küfür yedikleri şeklinde tercüme edebiliriz ki, ifade Rusça’nın zenginliği göstermesi bakımından harikadır – ifade ederek bunlardan sonra sırayı sarhoş Yeltsin’nin portresinin alacağını öne sürer. Böylelikle eski rejime (SSCB)  büyük bir eleştiri yapılmış olur.

* * *

Bana göre SSCB eleştirisi devam etmektedir ve şöyle: Kır partisinden sonra evlerinde babası (Kolya) ile üvey annesinin (Lilya) seviştiğini gören Roma evi hızla terk ederek sahile koşar. Sahilde dev bir balinanın iskeleti uzanmaktadır.  Oğul Roma’nın da bir kaya üzerinde arkasından çekilmiş bir fotoğrafını gösteren bu sahne aynı zamanda filmin afişinde yer alan sahnedir.  Peki, bu ne demektir? Bu sahnenin anlamı nedir? Bir, görünüşe göre sahile vurmuş bir balinanın iskeletidir. Çevre kirliliğini göstermesi bakımından anlamlı olabilir. İki, değerlerin yok olduğunun göstergesidir ki, mümkündür. Üç, eski SSCB’yi simgeleyen bir Leviathan olması mümkün müdür?  Bir sorudur ve eğer öyleyse SSCB bağlamında sosyalizme yapılmış yeni bir eleştiriyle karşı karşıyayız demektir. Dikkate alıp üzerinde durulmalıdır.

* * *

Üvey oğlunun evi tek etmesini istediğinin ertesi günü Lilya sabah erkenden kalkar ve yakınlardaki bir balık işinde çalıştığı kasaba yerine sahile doğru yürür. Yalçın kayalıklara vuran dalgalar son derece hırçındır. O da ne, denizde birden bire dev bir balinanın sırtı belirir ki bana göre gördüğümüz Leviathan’dan başkası değildir.

* * *

 Lilya üç günden beri kayıptır. Kolya üzüntüden o kadar çok içmektedir ki, insanın içki içmekten nefret etmesi gelir. Farklı bir kültürle karşı karşıya olduğumuzu bilmekle birlikte, sahnelenen aşırı alkol tüketiminin o canavar devletin – ki artık deniz ejderhası Leviathan olduğunu biliyoruz – baskısı karşısında yapılacak başka bir şey olmadığını anlarız. Bu arada belediye başkanı Vadim Kolya’nın avukatı Dimitri’yi dağa kaldırıp adamlarına iyice pataklatmış, o da kenti terk etmiştir.  Her şey Kolya’nın aleyhine işlemektedir.

Bir gün Kolya sarhoş bir vaziyette bir marketten votka alırken bir papazla karşılaşır ve sohbete başlarlar.  Kolya’nın sorununu bilen papazın sorusu bence filmin özüdür ve şöyledir: Leviathan’ı oltayla yakalayabilir misin? Papaz hem bir figür olarak hem de anlattıklarının derin anlamları itibariyle tıpkı Dostoyevski’dir.

Kolya’nın papazla yaptığı sohbet aynı zamanda filmin senaryosunun da kaynağıdır. Nitekim sohbet “ Dürüstler neden acı çeker?” sorusu bağlamında Eyüp Peygamberin şeytanın elinde yargılanışına kadar gider. Papazın önerisi tahmin edileceği gibi sabır, yani Eyüp sabrıdır. Ve burada şeytan tabi ki devletten başkası olamaz.

* * *

Her şey beklenmedik biçimde gerçekleşmiştir. Artık gerçeklerle yüzleşmenin zamanıdır ve bunun en iyi yolu kentin ahalisinin kilisede vaaz dinlemesi olmalıdır. Vaaz veren papaz Kolya’nın arazisine el koyan belediye başkanı Vadim’in daha önce günah çıkarttığı papazdır. Papaz şu mealde şeyler söylemektedir: Gerçek (Pravda) her şeydir. Olan biten gerçektir ve sizler bu gerçeklere inanınız.

Oysa filmde izlediğimiz gerçekler bambaşkadır.

* * *

Özel ve anlamlı semboller kullanılarak devlet ve rejim eleştirisinin yapıldığı, dinin örtük de olsa sorgulandığı film, Leviathan, devlet canavarının saldırısı karşısında bunalarak içkiye sığınan sıradan insanların çaresizliklerini ortaya koyduğu sağlam olay örgüsü, olağanüstü görüntülüleri ve doğa dostu anlayışı ile her türlü ödüle aday görünmektedir. Mutlaka izlenmelidir.

 

Notlar

[1] Hobbes, Thomas. Leviathan, Çeviren: Semih Lim, YKY, İst., 2005, s. 129-130. Kitabın önsözünde Mehmet Ali Kılıçbay şunları not etmektedir. İlk kez 1651 yılında basılan Leviathan’ın iç kapak resmi – ki, daha sonraki İngilizce baskıların ön kapak resmi olmuştur – ülkenin ufkundan doğmakta olan dev bir kralı temsil etmekte, yakından bakıldığında ise kralın birçok insandan meydana geldiği görülmektedir. Bir vatandaşlar topluluğu simgesi (commonwealth) olan kralın bir elinde kılıç diğer elinde meşale vardır.  Bu anlamda Leviathan’ın kökeninin tanrısal değil de insan olduğunu söylemek mümkündür. Thomas Hobbes, Thomas Morus ve Campanellea gibi bir ütopyalar çocuğudur. Bu nedenle Leviathan da her ütopya gibi bir cennet ya da cehennem senaryosu olarak değerlendirilebilir.

 

, , , , , , , , , , , , , ,

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.