Uzun 19. Yüzyıl ve Kısa 20. Yüzyıl

19. yüzyılı 1789-1914, 20. yüzyılı ise 1914-1991 zaman dilimleri içinde analiz eden ünlü iktisat tarihçisi Eric Hobsbawm’a göre 19. yüzyıl “uzun”, 20. yüzyıl ise “kısa“ sürmüştür. Hobsbawm, 19. yüzyılı; Devrim Çağı (1789-1848), Sermaye Çağı (1848-1875), ve İmparatorluk Çağı (1875-1914), 20. yüzyılı ise Aşırılıklar Çağı (1914-1991) olarak isimlendirip dilimlendirmekte bu konuda yazdığı kitaplara da aynı isimleri koymaktadır.[*]

Erken 19. yüzyılı analiz eden ve çifte devrim olarak nitelendirilen Devrim Çağı (17891848) isimli ilk cildin giriş bölümünde şu cümleler yer almaktadır:

 “Sözcükler çoğu zaman belgelerden daha güçlü tanıklardır. Bu kitapta ele alınan altmış yıllık dönem içerisinde icat edilmiş veya çağdaş anlamlarını esas olarak bu dönemde kazanmış birkaç sözcüğe göz atalım. Bunlar, ‘endüstri’, ‘sanayici’, ‘fabrika’, ‘orta sınıf, ‘çalışan sınıf’, ‘kapitalizm’, ve ‘sosyalizm gibi sözcüklerdir. ‘Aristokrasi’ ve ‘demiryolu’nun yanı sıra ‘liberal’ ve ‘muhafazakar’ gibi siyasal terimler, ‘milliyet’, ‘bilim adamı’, ‘mühendis’, ‘proletarya’ ve (ekonomik) ‘bunalım’ gibi sözcükler de bunlar arasındadır. ‘Faydacı’ ve ‘istatistik’, ‘toplumbilim’ ve daha pek çok çağdaş bilimin adı, ‘gazetecilik’ ve ‘ideoloji’, bu dönemde uydurulmuş ya da uyarlanmış sözcüklerdir. ‘Grev’ ve ‘yoksulluk’ da öyledir. Çağdaş dünya, bu terimler olmadan (yani şeyler ve onlara adlarını veren kavramlar olmadan) düşünüldüğünde, 1789 ile 1848 arasında patlak veren ve insanın tarımı, metalürjiyi, yazıyı, kenti ve devleti bulduğu o uzak çağlardan beri insanlık tarihindeki en büyük dönüşümü oluşturan bu devrimin ne denli derin ve köklü olduğu anlaşılacaktır. Bu devrim, bütün dünyayı dönüştürdü ve hala dönüştürmeye devam etmektedir.”

Bu çifte devrim, 1789 Fransız Devrimi ve 1780’lerde başlayıp 1848’lere kadar süren İngiliz Sanayi Devrimi’dir. 20. yüzyılı da egemenliği altına alan işte bu çifte devrimdir. Bu çifte devrim ile Batı Avrupa’da kişi başına milli gelir artışı bir ivme kazanmış ve hızla yükselen bir seyir izlemiştir.

 

french-revolution

 

Bu noktada bir parantez açmama izin veririmisiniz? The Journal of Marketing’ e göre mesleğimizde çok önemli rol oynayan ilk kamuoyu yoklamasının da 1824 yılında ABD’nin ilk eyaleti olan Delaware’nin Wilmington şehrinde yapılmış olması ilginçtir. John Quincy Adams ve Andrew Jackson arasında geçen başkanlık yarışı Adams’ın 1825’te başkan olmasıyla sonuçlanmıştır. İlk araştırmanın Şekil (1)'de görüldüğü gibi  kapitalizmin hızla yükselmeye başladığı “Devrim Çağı” na rastlaması tesadüf sayılmamalıdır.  19. yüzyılın sonu ve özellikle 20. yüzyılın başları araştırma mesleği için kapitalizmin gelişmesine bağlı olarak yükselen bir trend izlemiştir. O zamanlar kapitalist merkezlerde gözlenen bu trend günümüzde küresel bir boyut kazanmıştır. Parantezi kapatıyorum.

 

Indistrual Revuation

 

Şu sözler, Eric Hobsbawm’ın Aşırıklar Çağı’ ndan aktardığına göre, Yehudi Menuhin’e aittir: “20.yüzyılı özetlemek gerekirse, insanlığın o zamana kadar idrak ettiği en büyük umutları canlandırdığını ve bütün hayalleri ve idealleri yıktığını söyleyebiliriz.”

The Economist Dergisi’ nin “millennium” özel sayısında yer alan Şekil (1) çifte devrimin etkisini açık olarak ortaya koymaktadır. Grafiğe göre kişi başına düşen gelirin ivme kazandığı diğer bir dönem II. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemdir. Görüldüğü gibi bunalım dönemlerinden sonra muazzam ekonomik patlamalar yaşanmaktadır.

Şekil 1: Millennium

Millenium

(Şeklin üzerine tıklayın)

Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl’ da, kısa 20. yüzyılı 19. yüzyıl uygarlığının çöküşünü belirleyen Birinci Dünya Savaşı (1914) ile başlatıyor ve Sovyetler Birliği’nin çöküşü (1991) ile sona erdiriyor. Kısa 20. yüzyılın 1914-1945 yıllarını kapsayan ilk dönemi “Felaket Çağı”, 1945/47-1970/73 yıllarını kapsayan ikinci dönemi ise “Altın Çağ” olarak isimlendiriliyor. Felaket Çağı’na krizler ve savaşlar, Altın Çağ’a ise o güne dek görülmemiş ekonomik büyüme hakim olmuş ve 1960’lardan itibaren ulus ötesi ekonomi kavramı yerleşmeye başlamıştır. Kitlesel üretim anlamına gelen Fordist üretim biçimi de Altın Çağ’ın bir tezahürüdür.

Peki kısa 20. yüzyılın başlangıcı olan 1914 ile sonu olan 1990’lar arasındaki fark nedir? Hobsbawm’a göre üç temel fark vardır:

·   Dünya artık Avrupa merkezli değildir.

·   Dünya artık 1914’te olmadığı kadar tek bir operasyonel birim haline gelmiştir. Biz buna bu günlerde küreselleşme diyoruz.

·   Eski toplumsal ilişkiler modeli dağılmış ve bununla birlikte kuşaklar arasındaki, yani geçmişle şimdiki zaman arasındaki bağlantılar kendiliğinden kopmuştur. Böylece, sadece haz arayan ben merkezli bireylerin bağlantısız biraradalığından ibaret bir toplum modeli doğmuştur. Buna da postmodernizm diyoruz.

Dikkat edilirse, Altın Çağ 1970/73 yıllarında bitiyor. Bu yıllar aynı zamanda, kültürel, ekonomik, ve politik faaliyetlerde köklü bir değişimin yaşandığı yıllar oluyor ve daha sonra postmodern dönemin başlangıcı sayılıyor. Örneğin esnek üretim biçimi anlamına gelen post-Fordizm terimi 1980’lerde ortaya çıkıyor. Hobsbawm, aynı çalışmasında, devamla, 21.yüzyıl için, çok genel olarak şöyle bir öngörüde bulunuyor:

“Yirmi birinci yüzyılda dünyanın daha iyi olacağını gösteren bulgular göz ardı edilemez. Eğer dünya kendini yok etmeyi (örn. nükleer savaşla) başaramazsa, bu ihtimal her bakımdan güçlü olacaktır… Geçmiş iki ya da üç yüzyıla hakim olan kapitalizmin kaydettiği gelişmenin devasa ekonomik ve teknik sürecinin ele geçirdiği, kökünden söktüğü ve dönüştürdüğü bir dünyada yaşıyoruz. Bunun “ad infinitum” (sonsuza kadar) süremeyeceğini biliyoruz ya da en azından böyle bir tahminde bulunmak akla uygundur. Gelecek, geçmişin bir devamı olamaz ve gerek dışsal, gerekse içsel olarak tarihsel bir kriz noktasına ulaştığımızı gösteren belirtiler var. Tekno – bilimsel ekonominin oluşturduğu güçler artık çevreyi, yani insan hayatının maddi temellerini tahrip edecek kadar büyüktür. Bizzat insan toplumlarının, kapitalist ekonominin bazı toplumsal temellerini de kapsayan yapıları, insanlığın geçmişinden devraldığımız şeyin aşınmasıyla tahrip olma noktasındadır. Dünyamız hem dışa hem de içe doğru infilak etme tehlikesiyle karşı karşıyadır… Nereye doğru gittiğimizi bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey, tarihin bizi bu noktaya ve – okurlar bu kitabın argümanını paylaşırlarsa – neden getirdiğidir. Gene de açıkça görülen bir şey var. İnsanlığın anlaşılabilir bir geleceği olacaksa, bu gelecek geçmişin ya da şimdiki zamanın sürdürülmesiyle olamaz. Üçüncü bin yılı bu temelde kurmaya çalışırsak, başarısızlığa uğrarız. Ve başarısızlığın bedeli, yani değişmiş bir toplumun alternatifi, karanlıktır.”

Görülüyor, Hobsbawm, 21.yüzyılda, artık yaşadığımız sistemin bu şartlar altında devam edemeyeceğini söylüyor. Bunun için öne sürdüğü en önemli gerekçe, duyduğu çevresel endişe. Aşırı ve plansız büyümenin çevrede (doğada) yarattığı tahribat, ekosistemlerin kendilerini yeniden üretmelerini engelleme noktasına gelmiştir. Demek oluyor ki, 21.yüzyılı etkisi altına alacak en önemli dinamik, çevre kirliliğidir ve bu esas itibariyle ekonomi politiğin konusudur. Çünkü, Bookchin Murray’ın Toplumu Yeniden Kurmak’ ta yazdığı gibi, daha iyi bir çevre, ancak daha iyi bir toplumla mümkündür.

Peki, dünya GSMH’nın dağılımındaki artan bozulma, içinde yaşadığımız sistemin kendini yeniden üretmesini nasıl etkileyecektir? Bu soruyu, kısaca, küreselleşmenin yarattığı ülkelerarası gelişmişlik uçurumunun daha ne kadar süreceği biçiminde de sorabiliriz. Peki, yeni dünya nasıl olacak?

Bunu anlamak için http://bulentgundogmus.com/yeni-bir-dunya/ linkinden Yeni Bir Dünya başlıklı yazımı okuyabilirsiniz.

 

Notlar


[*] 19. ve 20. yüzyılları inceleyen Eric Hobsbawm’ın 4 ciltlik bu dev eseri yaşadığımız dünyayı daha iyi tanımamızı sağlayan temel bir kaynaktır. Eser, iktisat tarihinden bilim tarihine, fizikten kimyaya, istatistikten astronomiye…vb., tüm disiplinleri kapsayan bir başucu kitabı niteliğindedir. 2000 yılında yazdığım ve Dünyanın Yörüngesi başlıklı yazımın devamı olan bu yazı da güncelliğini korumaya devam etmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

, , , , , , , , , , , , ,

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.