29 07 2015
Çan Eğrisinin Dışına Çıkmak
Çan eğrisini araştırmacılara anlatmama gerek yok sanırım. Daha çok normal dağılım ya da aynı anlama gelmek üzere Gauss Dağılımı olarak anıyoruz ve olasılık dağılım ailesinin bir üyesi sayıyoruz. Özetle, tüm olayların büyük bir olasılıkla bu eğrinin içinde olduğu konusunda sarsılamaz bir inancımız var. Eğrinin dışına doğru gidince olasılıklar hızla düşüyor.
Peki, çan eğrisinin dışına çıkabiliriz miyiz? Çıkarsak ne olur? Henüz erken. Çünkü alışkanlıklarımızdan vazgeçmek zordur. Olsa olsa çan eğrisinin dışına çıkmak için sadece kapı aralanabilir. Unutulmasın, çan eğrisinin dışına çıkmak, bir bakıma kutunun dışında düşünmek,“out-of-box thinking”, anlamına da geliyor.
Ne demek istiyorum? İlk alıntıyı Ian Hacking’in aklımızı terbiye ettiği Şansın Terbiye Edilişi adlı eserinden yapmak istiyorum. Hacking’in şair Novalis’ten aktardığına göre “Birey ‘bir tek şansa dayalı olay, yani doğumu tarafından bireyselleştirilir.’” Başka söze gerek olmamalı, ama devam ediyorum. Bu kez Irving Yalom Güneşe Bakmak, Ölümle Yüzleşmek ’te bir hahamla tartışırken şunları yazıyor: “Her yerde var olan, her şeye kadir olan, sizi izleyen, koruyan özel bir Tanrı inancı, özgür, yalnız, ilgisiz bir evrene rastgele fırlatılmış ve ölümlü olduğumuz şeklindeki varoluşçu görüşüme aykırı.” Demek oluyor ki, bu dünyaya tamamen şansa dayalı olarak, rastgele fırlatılarak geliyoruz. Yani, yaşama zaten çan eğrisinin dışında başlıyoruz. Eğrinin içine sıkışmanın âlemi yok.
Son alıntıyı da, ortalamalardan ve normalden nefret eden, ben de tıpkı J.M Coetzee’nin Kötü Bir Yılın Güncesi’ nde dilediği gibi adının şöhretler sarayından sonsuza dek çıkmamasını dilediğim Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’den yapıyorum. Ian Hacking Şansın Terbiye Edilişi adlı ilginç eserinde, ortalama ya da aynı anlama gelmek üzere vasat ile mücadele ederken, henüz o müstesna eseri Yeraltından Notlar’ı yazmamış olan Dostoyevski’nin 1864 tarihli basılmamış not defterinden şunları aktarır:
“Ama kafaları karıştıran bir şey var: İnsanlığın tüm istatistikçileri, uzmanları veya sevenleri yaşamın güzelliklerini sıralarken, nasıl oluyor da bir şeyi ihmal ediyor? İnsanın kendi özgür ve kısıtlanmamış arzuları, kaprisleri, ne kadar çılgınca olursa olsun bazen delilik mertebesine varabilen hayal gücü – hiçbir sınıflandırmaya girmediği için dikkate alınmayan bu en iyi ve en büyük güzellik – onu dışarda bırakan tüm sistem ve kuramları daima cehenneme gönderecektir.”
Yoksulluk Eşzamanlılık ve James Joyce