Annus Mirabilis

Belki fazla iddialı bir ifade, ama önümüzdeki yıllara yapacağı etkisi bakımından 2019 yılını bir annus mirabilis, mucizevi yıl olarak niteleyebiliriz. Hiç kuşku yok ki, 23 Haziran 2019 tarihinde İstanbul’da kanat çırpan kelebek hiç de uzak olamayan bir gelecekte Türkiye’de fırtına yaratacak, siyasi hayatımızda önemli değişiklikler olacaktır.

Şöyle bir özetle başlayabilirim: İBB Başkanlığı seçimlerinin sonucu, toplumu yatay ilişkilerin hakim olduğu, esnek, kendi kendine organize olan, eşit yurttaşlık haklarına sahip, kucaklayıcı, müşterek varlıkların giderek arttığı bir ağ olarak gören sistemik ve ekolojik siyaset anlayışının; toplumu hiyerarşik ilişkilerin hakim olduğu, tepeden inmeci, ötekileştirici, otoriter, ırkçı, katı ve bir makine olarak gören mekanistik siyaset anlayışına karşı zaferidir. Sevgi söylemi nefret söylemini dize getirmiştir. Bu bir paradigma değişimidir. İşin ilginci bu değişim ceberut olarak nitelenen TC’nin kurucusu CHP önderliğindeki geniş bir ittifak tarafından gerçekleştirilmiş olup demokrasinin geleceği açısından sevindiricidir.

 

beylikdüzü

 

İçinde, CHP ile İYİ Parti’nin yer aldığı Millet İttifakı ile, HDP, Saadet Partisi, sosyalist sol, anti-kapitalist Müslümanlar ve daha bir çok rengin bulunduğu bu geniş koalisyonun, Ekrem İmamoğlu’nun oyları ile Binali Yıldırım’ın oyları arasındaki farkı yaklaşık 13.000’den yaklaşık 800.000’e çıkarmasının en önemli nedeni – ki, 23 Haziran’da Ekrem İmamoğlu’na oy verenler arasında seçimlerin haksız yere tekrar edildiğini düşünen önemli miktarda AKP’li seçmen de vardır – 31 Mart seçimlerinin YSK tarafından yukarıdan gelen emirler doğrultusunda akla hayale gelmedik gerekçelerle tekrarlanmasıdır. Bu, seçmenlerde adalet ve vicdan duygusunun öne çıkmış olması açısından son derece değerlidir.

Hepimizin bildiği gibi 31 Mart Yerel Seçimlerinin yükselen yıldızlarından biri AKP’de Seçimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz olmuştu. Ekrem İmamoğlu’nun İBB Başkanı olduktan sonra, Yavuz’un yaptığı şu tuhaf açıklama muhtemelen yıllarca unutulmayacaktır: “İstanbul’da bir şey oldu ama anlayamadık, ama kesinlikle bir şey oldu.” 31 Mart Yerel Seçimlerinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile ilgili olan kısmının iptal edilip tekrarlanmasına karar verilmeden bir gün önce bloğumda yazdığım yazıda, ironik olarak, kuantum fiziğinden verdiğim bir örneğe dayanıp dalga / parçacık ikiliğiyle yaptığım bir analojiyle, Ali İhsan Yavuz’un İstanbul’da anlamadığımız bir şey olduğu için haklı olduğunu, Heisenberg Belirsizlik İlkesi’ne göre konum ve momentumları aynı anda belirlenemeyen zarfın içindeki pusulalardan ikisinin (ilçe belediye başkanlıkları ile il genel meclisi üyelikleri) parçacık, birinin ise (İBB başkanlığı) dalga özelliği gösterdiğini, parçacık özelliği gösteren pusulaların iktidar, dalga özelliği gösteren pusulanın ise muhalefet bloğuna doğru hareket ederek Ekrem İmamoğlu’nun kuantum adam olarak siyaset sahnesindeki yerini aldığını yazmıştım.

Şimdi buna şunu ekleyebilirim: 23 Haziran’da sadece, 31 Mart’ta dalga özelliği gösteren İBB Başkanını seçtik ve dalga, kanat çırpan kelebeğin etkisiyle azarak iktidar bloğunu önüne katıp belirsiz bir geleceğe sürükledi.

Aslında, Nisan ayı içinde İstanbul seçimlerinin tekrarlanabileceği konuşulurken otomobilimin lastiklerimi değiştirmek için lastikçime gittiğimde, lastikçim, “Abi, İstanbul seçimleri iptal olsun bak nasıl 500.000 fark atıyoruz” demişti!

Farkı, yoksa sandıklara giren kuarklar (James Joyce ve Gell-Mann’a selam olsun) mı arttırdı? Lastikçime soracağım!

 

 

 

 

 

 

 

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.