Öykü

Lades

Evimizde oynanan ve benim de şahit olduğum ilk lades oyununun tarihini değil ama kimin kazandığını dün gibi hatırlıyorum: Annem. Yeni nesiller bilmeyebilirler, eskiden evlerde tavuk piştiğinde ortalığı bir neşe kaplar, ladesin sonuçları merakla beklenirdi. Lades oyunu, oyuna taraf olan kişilerin, tavuğun lades kemiği adı verilen kemiğini ikiye ayırarak birbirlerinin unutkanlıklarından yararlanmalarına yönelik bir oyundu. Oyuna […]

,

Ah Güzel İstanbul

Bir yolcu, “İstanbul’un ışıkları göründü, koşun koşun, İstanbul’un ışıkları göründü” diye bağırıyordu. Sesi duyan babam beni kucağına aldı ve anneme de gelmesini söyleyerek merdivenleri hızla tırmanıp güverteye çıktı. Güvertede çok sayıda insan ayaklarının ucuna basıp yükselerek İstanbul’un ışıklarını görmeye çalışıyordu. Babam bir taraftan koltuk altlarımdan tutup ayakuçlarına basarak beni en yükseğe çıkarmaya çalışıyor, bir taraftan […]

, , , , , , , , , , , , , , , ,

Düş Gören İki Adamın Masalı

Borges’in Alçaklığın Evrensel Tarihi’ne Bin Bir Gece Masalları’ndan aldığı bir masal rüyanın nelere kadir olduğunu göstermesi bakımından hoştur (2010: 89-90). Masal bu ya, evvel zaman içinde Kahire’de Muhammed el – Magrıbî adında zengin ve cömert bir adam yaşarmış. Eli açık olan bu adam, gel zaman git zaman babaevi dışındaki tüm servetini kaybetmiş ve yaşamını devam […]

, ,

Bir Yaz Sonu Rüyası

William Faulkner, 1956 yılında, New York’ta verdiği bir röportajda, gazeteci, senaryosunu yazmak istediği bir film olup olmadığını sorunca şu cevabı vermişti: “George Orwell’in 1984’ünü yapmak isterdim. Filmin sonuyla ilgili bir fikrim var, her zaman iddia ettiğim bir tezi kanıtlamak için: İnsan yok edilemez çünkü özgürlüğe tutkundur.”[1] Ben de Faulkner’e katılıyor ve 1984’e bir ekleme yaparak […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Tertemiz Kalabilmek İçin…

Ünlü antropolog Bronislaw Malinowski okulunda yetişen Marcel Appenzzell, hocasının öğretisini sonuna kadar götürmek amacıyla incelemek istediği kabile üyeleri gibi yaşamak için, 1932 yılında, henüz 23 yaşındayken tek başına Sumatra’ya doğru yola çıkar. Yanına Batı uygarlığının en gerekli araç gereç ya da silah ve aletleri yerine, gözlemleyeceği kabile üyelerine armağan olarak dağıtmak üzere tütün, pirinç, çay […]

, , ,

Yağmur Sıkıntısı

Bir konferans vereceksiniz ya da yolculuğa çıkacaksınız, ama birkaç saat vaktiniz var. Hava almak için dışarı çıkıyorsunuz. Konferans verecekseniz kahve molası sırasında dinleyicilerle sohbet ediyorsunuz, yolculuğa çıkacaksanız, ev ya da işinize yakın mekânlarda oturan dostlarınızla vedalaşıyorsunuz. Bir kez dışarı çıktınız ya, etrafınıza bakınarak yürümeye başlıyorsunuz. Yürüyorsunuz. Siz yürürken önce mekân sonra zaman değişiyor. Aslında önce […]

, , ,

Ramazan ile Kurban

Arife günleri elimizde torbamızla o ev senin bu ev benim dolaşırken bağıra bağıra söylediğimiz bir tekerleme vardı: “Hayır guyur karnımı doyur.” Aklımda böyle kalmış ama guyur ne demek, bulamadım. Yanlış da hatırlıyor olabilirim. Öğleden sonra tüm çocuklar toplanır, kendimize bir strateji çizer, bağıra çağıra, tıngır mıngır, yola koyulurduk. Kimisi akide şekeri, kimisi susamlı şeker, kimisi […]

, , , ,

Benim Pırlak ve Çapar Kuzum

İlkokuldaydım ve kalabalık bir aile olmamıza rağmen şimdi hatırlayamadığım bir nedenle yılbaşını annemle birlikte geçiriyorduk. Kardeşlerim küçük oldukları için uyumuş olmalıydılar. Tombala oynarken radyoda tangoya benzer çok güzel bir hafif müzik çalıyordu. Uykum geldi ve anneme ben uyuyana kadar radyoyu kapatmamasını söyledim. O da başucumda oturarak saçlarımı okşamaya başlamış, ben ise kendimi müziğin büyüsüne kaptırarak […]

Yine Sana Döneceğim

Her şey bir anda oluvermiş, kendimi doğduğum ya da yaz aylarında yaşadığımız bağ evinde buluvermiştim. Daha doğrusu kendimi bulduğum ev aslında ne doğduğum ev ne de yaz aylarında yaşadığımız bağ eviydi; onlardan öte, belki de onlardan önce ve onların temelini teşkil eden, hatta onları doğuran, bu iki evin karmaşık bir kombinasyonu ya da bileşiminden oluşan, […]

, , , , ,

Sosyalizme Yolculuk

Acı haber bir arkadaşımı ziyarete gittiğim ve daha çok devrimcilerin kaldığı öğrenci yurdundayken gelmişti: Üniversite öğrencisi Kerim Yaman faşistler tarafından öldürülmüştü. Takvim 23 Ocak 1975’i gösteriyordu. Haber tez yayıldı ve ertesi gün İstanbul’daki tüm üniversitelerden, tüm devrimci öğrenci yurtlarından, Ankara’dan, İzmir’den, Edirne’den, Kars’tan, Ardahan’dan, Diyarbakır’dan, Muş’tan Beyazıt Meydanı’na doğru bir akın başladı. Al bayraklarını alan […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Previous Posts Next posts