Karl Marx

Ânın Dayanılmaz Ağırlığı

Perry Anderson Postmodernitenin Kökenleri’nde şöyle yazar: “Geçmişin nesneleri elimizin altında, istediğimiz an dokunabileceğimiz, kullanabileceğimiz uzaklıktadır; oysa postmodern şimdide, onlarla aramızda elektronik engel vardır: Bugün bizler, resim tararız, internette dolaşırız, görüntüyü dijitalleştiririz-hepsi de kaçınılmaz olarak, seyir kültürüne hükmeden oligopolilerin dolayımından geçen işlemlerdir” (Anderson, 2002: 147). İş, insanların hayatlarının çekirdeğidir ve öngörülebilir gelecekte böyle olmaya devam edecektir. […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Zamanın Covid-19 Hali

Kapitalistleşme süreci, başka sonuçlarının yanı sıra, 1850’lerden sonra ulaştırma ve haberleşme olanaklarının metastas yaparcasına yayılmasına neden olmuştur. Karl Marx bu süreci “mekânın zaman tarafından yok edilmesi” ifadesiyle tanımlar. Marx’tan yaklaşık bir buçuk asır sonra, David Harvey, “zaman-mekân sıkışması” şeklinde kavramsallaştırdığı bu fenomeni,  kapitalizmin hayatımıza kazandırdığı hız artışının ve mekânsal engellerin dünya sanki üzerimize çökecekmişçesine aşılması […]

, , , , , , , , , , , ,

Metaların İkili Karakteri ve Paranın Doğuşu

Karl Marx, kapitalizmin hareket yasalarını çıkarmaya çalıştığı eserlerinde – ki, başlıcaları, Grundrisse, Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı ve Kapital’dir – kullandığı diyalektik yöntemle harikalar yaratır. Üç ciltlik başyapıtı Kapital kapitalist ekonominin temel hücresi olan meta ile başlar. İlk cümle şudur: “Kapitalist üretim tazının egemen olduğu toplumların zenginliği, ‘muazzam bir meta yığını’ olarak görünür; bunun basit biçimi […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Yakalanan Zaman

Kayıp Zamanın İzinde’nin yedinci ve son cildi, taslakları Combray’in anlatıldığı birinci cildin ilk bölümüyle birlikte tamamlanmış olan,1914’ten sonra yapılan eklemelerle son halini alan ve hemen her şeyin çözüldüğü Yakalanan Zaman’dır. Venedik’ten döndükten sonra Albertine’in ölümünün şokunu yavaş yavaş atlatmaya başlayan anlatıcı, birkaç yıl Paris dışındaki bir sanatoryumda tedavi görür ve tekrar Paris’e döner. Gökte uçakların […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Diyalektik

Karl Marx Kapital’in ilk cildinin Almanca İkinci Basıma Sonsöz’ünde, daha önce eleştirdiği Hegelci diyalektiğin gizemlileştirici yönünden söz ederken, Hegel’i büyük bir düşünür, kendisini de onun öğrencisi ilan eder. Çünkü ona göre diyalektiğin genel hareket biçimlerini ilk olarak kapsamlı ve bilinçli şekilde ortaya koyan Hegel olmuştur. Ama şunu da ekler: “Hegel’de diyalektik baş aşağı durur. Gizemsel […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Büyük Gerileme (2): Neoliberalizmin Yükselişi

Eric Hobsbawm’a göre 1945/47-1970/73 döneminin ekonomik anlamda olağanüstü bir gelişmeye sahne olması, ancak 1970’li ve 1980’li yıllarda anlaşılmış ve bu dönemi en iyi betimleyecek ismin Fransızca les trente glorieuses “otuz muhteşem yıl” ya da Anglo-Amerikalıların ifadesiyle çeyrek yüzyıllık Altın Çağ olabileceğine karar verilmişti (Hobsbawm, 1996: 299-300). Hobsbawm’a göre bu dönem, uygulanan ekonomi politikaları bağlamında ekonomik […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Kitaplar Arası Hoşbeş

Son zamanlarda kitap okuma biçimim hayli değişti. Şöyle oldu: Bende önüne geçilemez bir merak uyandıran, beni heyecanlandıran, bana yepyeni ufuklar açan bir kitap mı okuyorum, dipnotlar ve referanslar daha çok ilgimi çekmeye başlıyor. Hemen o referansa gidiyor, kütüphanemde varsa elime alıp okumaya başlıyor, yoksa derhal edinmeye çalışıyor, velhasıl daldan dala atlıyorum. Bu atlama fraktal bir […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

1984: Sevginin Sonu

Winston Smith Sevgi Bakanlığı’nda olduğunu düşündüğü hücresinde oturuyordu. Önce bir şair, sonra aynı apartmandan komşusu Parsons, daha sonra da çenesiz olarak nitelediği bir adam geldi ve bir süre sonra 101 Numaralı Oda’ya götürüldüler. Hapsi de düşünce suçu işlemişlerdi. Parsons rüyasında “Kahrolsun Büyük Birader” dediği için küçük kızı tarafından ihbar edilmişti. Sonunda, Winston’ın beklediği oldu ve […]

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,